WhatsApp

Nitelikli Dolandırıcılık Suçu

Dolandırıcılık suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen ve bireylerin malvarlığına yönelik işlenen önemli suç tiplerinden biridir. Bu yazımızda, dolandırıcılık suçu nedir, hangi eylemler bu suça girer, nitelikli dolandırıcılık nedir ve cezası ne kadardır gibi sorulara yanıt vereceğiz. Ayrıca, yazı içeriğinde her nitelikle hale ilişkin emsal kararlar da mevcuttur.

Dolandırıcılık Suçu Nedir?

Dolandırıcılık suçu, bir kişinin hileli davranışlarla başka bir kişiyi aldatarak onun veya bir başkasının malvarlığı üzerinde zarara neden olması durumunda oluşur. Bu suç, TCK’nın 157. maddesinde “Basit dolandırıcılık” olarak düzenlenmiştir.

Basit Dolandırıcılık Suçu ve Cezası

Basit dolandırıcılıkta fail, mağduru aldatacak davranışlarla onu bir işlemi yapmaya ikna eder ve bu sayede haksız menfaat sağlar. Bu tür dolandırıcılık suçunun cezası, 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ve adli para cezasıdır.

Dolandırıcılık Suçunun Unsurları Nelerdir?

Dolandırıcılık suçunun 3 önemli unsuru bulunmaktadır. Bunlar;

  • Failin hileli bir davranışta bulunması,
  • Mağdurun, failin hileli davranışı ile aldatılması (illiyet bağı)
  • Failin kendisine ya da başkasına yarar sağlamalı (mağdur ya da başkası zararına mal varlığında eksilme olmalıdır)

Bu 3 unsurun birlikte gerçekleşmesi halinde dolandırıcılık suçu tamamlanmıştır.

Hile Nedir?

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2021/35287 E. , 2022/12622 K. sayılı ilamında;

“Failin mağdura gösterdiği davranışın denetim imkanını ortadan kaldırmayacak düzeyde olması durumunda suçun yasal
unsurlarının oluşmayacağına”
şeklinde karar verilmiştir.

Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2017/4546 E. , 2019/8171 K. sayılı ilamında;

“Sanığın kredi başvurusunda bulunduğu sırada üzerine kayıtlı taşınmaz olduğuna dair herhangi bir tapu kaydı sunmadığı, kaldı ki, tapu sicil kayıtlarının aleni olduğu, bankaca bu kayıtların araştırılabileceği, bu haliyle sanığın bankanın denetim imkanını kaldıracak boyutta hileli bir hareketinin bulunmadığı ve sanığın üzerini atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden” şeklinde karar verilmiştir.

Görüleceği üzere sanığın başvurmuş olduğu hilenin mağdurun denetim imkanını ortadan kaldırması gerekmektedir.

Dolandırıcılık Suçunda Zararın Meydana Gelmesi

Zarar, dolandırıcılık suçunun unsurlarından biridir. Eğer ki dolandırıcılık eylemi neticesinde bir zarar meydana gelmemişse suçun unsurları tamamlanmadığından suç oluşmayacaktır. Peki zarar nedir?

Mağdurun malvarlığında bir eksilme meydana gelmişse zararın varlığı kabul edilmektedir. Dolayısıyla ekonomik olmayan zararlar bu kapsamda değerlendirilmemektedir.

Dolandırıcılık Suçunda İlliyet Bağı

Dolandırıcılık suçunun meydana gelmesi için failin yalnızca hileli davranışta bulunması yeterli değildir. Mağdur, failin hileli davranışı nedeniyle aldanmış ve zarara uğramış olmalıdır.

Dolandırıcılık Suçunun Manevi Unsuru: Kast

Dolandırıcılık suçu kasten işlenebilmektedir. Failin iradesi, hileli davranışla bir başkasını kendisi veya başkası yararına zarara uğratmaya yönelik olmalıdır. Aksi takdirde dolandırıcılık suçu oluşmayacaktır. Ayrıca, bu suç tipi taksirle işlenemez.

Basit Dolandırıcılık Suçu Emsal kararlar

Aracın Kilometresi Düşük Gösterilmek Suretiyle Dolandırıcılık Suçu

Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2011/24601 E. , 2013/8497 K. sayılı ilamında;

“Araba alım satım işi yapan sanığın, katılana 2004 model Ford Fiesta marka aracı satarken aracın 87.000 kilometrede olduğunu söylediği ve göstergesinde oynama yaparak gerçek kilometresini gizlediği, ancak katılanın sonradan arıza yapan aracı servise götürdüğünde aracın gerçekte 150.000 kilometrede olduğunun anlaşıldığı ve böylece sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan somut olayda; eylemin hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu anlaşıldığından unsurları itibariyle oluşmayan dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.” şeklinde karar verilmiştir.

Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2017/29984 E. , 2020/12229 K. sayılı ilamında;

“Sanığın suça konu… plakalı Renault Kango marka 2006 model aracı 01/10/2012 tarihinde Axa isimli sigorta şirketinden hasarlı bir şekilde satın alıp tamir ettirdiği, bir süre sonra eşinin üzerine kayıtlı bu aracı sahibinden.com isimli siteye ilan vererek satışa çıkardığı, ilanda aracın kilometresinin 74.000 km civarında yazılı olduğu, katılanın ilanı gördüğü ve sanık ile irtibata geçerek aracın 16.500 TL bedelle alım satımı konusunda anlaşıp katılanın aracı 20/02/2013 tarihinde satın aldığı, ancak aracı aldıktan 1 ay sonra yağ eksiltmeye başladığını fark ettiği ve aracı götürdüğü tamircinin 74.000 km’deki aracın yağ eksiltmesinin mümkün olmadığını söylemesi üzerine Tüv Türk muayene istasyonundan aracın geçmiş kayıtlarına ulaştığında aracın 16.10.2010 tarihindeki muayenesinde 71.297 km’de, 21/06/2012 tarihindeki muayenesinden 242.626 km’de olduğunu tespit ettiği, sanığın aracın kilometresi ile oynayıp olması gerekenden daha yüksek bedel ile katılana satmak suretiyle üzerine atılı suçu işlediği iddia olunan somut olayda; Sanık savunması, katılan ve tanık beyanları, bilirkişi raporu ve Tüvtürk muayene raporu ile dosya kapsamından sanığın internet sitesindeki ilanın ardından, sanığın katılan ile yüz yüze görüştüğü, bu görüşmelerde sanığın hileyi sergileyip katılanı aldattığı şeklinde gerçekleşen eylemin TCK’nın 157/1. maddesinde düzenlenen ve 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaşma kapsamına alınan basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülmek sureti ile TCK’nın 158/1-g maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması” şeklinde karar verilmiştir.

Evlilik Vaadiyle Dolandırıcılık

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2021/13406 E. , 2021/6945 K. sayılı ilamında;

“Sanık …’nın, katılan sanık … kendisini sivil polis memuru olarak tanıttığı, bilahare ilişkilerinin ilerlediği evlenme kararı aldıkları, bu süreç içinde sanık …’nın, katılan sanık … ‘e üzerinde ordu ve polis üniforması bulunan fotoğraflarını göstererek ikna olmasını sağladığı sonrasında hileli davranışları ile kandırdığı katılan sanık … ‘nin kendisine 20.000 TL para, değişik markalarda ayakkabı ve giyecekler ile telefon hattı aldırmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan olayda; sanığın eylemi suç tarihi itibariyle uzlaşma kapsamında kalan TCK’nın 157/1. maddesine temas etmesine rağmen, hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun’un 14. maddesiyle değişik 5237 Sayılı TCK’nin 158/1. maddesine eklenen (L) bendi kapsamında öngörülen nitelikli dolandırıcılık suçunun oluşup oluşmayacağına ilişkin delillerin takdiri ile lehe yasa değerlendirmesinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesinde zorunluluk bulunması (…)” şeklinde karar verilmiştir.

Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2012/18747 E. , 2014/11382 K. sayılı ilamında;

“Sanık ile müştekinin olaydan bir süre önce İstanbul’da Üsküdar sahilinde tesadüfen karşılaştıkları, konuşmaya başladıkları, sanığın müştekiye kendini emekli imam olarak bildirdiği, müştekiye evli olup olmadığını sorduğu, müştekinin eşinin iki yıl önce öldüğünü söylemesi üzerine bekar olan baldızının bulunduğunu, onunla evlenmesinin mümkün olduğunu söylediği, müştekinin de sanığa inandığı ve teklifini kabul ettiği, ertesi gün görüşmelerinde sanığın müştekiye Kozan İlçesi’ne gelmesi gerektiğini bildirdiği, müştekinin de daha sonra İstanbul’dan Kozan İlçesi’ne geldiği, sabah sanığın müştekiyi otogarda karşıladığı, birlikte şehir merkezine geldikleri, burada bir parkta oturdukları, sanığın tatlı siparişi verdiğini söyleyerek müştekiden para talep ettiği, müştekinin de 700 TL para ile 100 euroyu sanığa verdiği, sanığın aldığı parayı cebine koyduğu, daha sonra evleneceği kadın ile tatlıyı alıp getireceğini söyleyerek sanığın yanından ayrılıp yürümeye başladığı ancak bir süre sonra sanığın aynı olaylar sebebiyle ihbarını alan polisler tarafından yakalandığı, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık ve müşteki beyanları ile tüm dosya kapsamına göre, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiği anlaşılmakla hakkında verilen mahkumiyet kararında bir isabetsizlik görülmemiş sanığın fiili tamalmalandığından bozma isteyen tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.” şeklinde karar verilmiştir.

Çek ve Dolandırıcılık Suçu

Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2018/1657 E. , 2018/8913 K. sayılı ilamında;

“Sanık …’nin, babası … ve kardeşi …’nin yetkilisi olduğu … Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait çek hesabına ait çek koçanlarının şirkete ait petrol istasyonunda bulunduğu, şirket yetkililerinin 2007 yılı içerisinde umre vesilesi ile yurtdışına çıkması üzerine, sanığın şirkete ait iki adet çeki 05/01/208 tarihli, 13.000 TL bedelli ve 12/01/2008 tarihli, 17.500 TL bedelli olarak doldurup imzaladıktan sonra, söz konusu çekleri 30.500 TL borç para aldığı katılana verdiği, suça konu çeklerin bankaya ibrazında ödemeden men talimatı bulunması üzerine şirket yetkilileri hakkında yapılan icra takiplerine yetkililerin imza itirazında bulundukları ve başlatılan icra takiplerinin durduğu, bu şekilde sanığın yetkisi olmadığı halde çek keşide etmek ve bu çekleri katılana verip kullanmak suretiyle üzerine atılı “resmi belgede sahtecilik” ve “nitelikli dolandırıcılık” suçlarını işlediğinin iddia edildiği somut olayda; sanığın açıkça çek keşide etme yetkisi verilmemiş olmasına rağmen şirket çeklerini keşide ederek resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği anlaşıldığından mahkemenin kabul ve uygulaması ile sanığın suça konu çekleri katılana verme anının net olarak tespit edilememiş olması karşısında; şüpheden sanık yararlanır ilkesi de gözönüne alındığında mahkemece verilen beraat hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir. şeklinde karar verilmiştir.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2023/28854 E. , 2023/11130 K. sayılı ilamında;

“Sanık Orhan’ın bir şekilde ele geçirdiği 25.11.2012 keşide tarihli, 25.000,00 TL bedelli sahte çeki sanık Sabahattin’e verdiği, Sabahattin’in herhangi bir belge olmadan yaptığı satış karşılığı aldığını iddia ettiği sahte çeki kredi almak için teminat amaçlı kullanarak bankaya verdiği, sanıkların bu şekilde atılı suçları işledikleri iddia olunan somut olayda; sanıkların savunmaları, tanık anlatımları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanık Orhan Aydın’ın bir şekilde ele geçirdiği suça konu çeki, sahteliğini bilerek borcuna karşılık sanık Sabahattin’e vererek piyasaya sürmek suretiyle, resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği, sanık Orhan suça konu çeki daha önceden doğmuş olan bir borca karşılık olarak sanık Sabahattin’e vermiş olduğundan, dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı kanaatine varıldığı; sanık Sabahattin’in “suça konu çekin sahteliğini bilmeden, sanık Orhan’dan alarak kullandığı” yönündeki savunmasının aksine, sanık Orhan’ın sahtecilik suçuna iştirak ettiğine dair, dosyada somut bir delil elde edilemediği, bu kapsamda sanıkların üzerlerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurları oluşmadığından ve sanık Sabahattin Can’ın resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğine dair delil elde edilemediğinden beraatlerine, sanık Orhan Aydın’ın resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği sübuta erdiğinden mahkumiyetine karar verilerek hükümler kurulmuştur… oy birliğiyle ONANMASINA…” şeklinde karar verilmiştir.

Nitelikli Dolandırıcılık Nedir?

Nitelikli dolandırıcılık, daha ağır ceza gerektiren ve belli bir güven ilişkisini istismar ederek işlenen dolandırıcılık suçudur. TCK’nın 158. maddesinde bu tür dolandırıcılıklar detaylı şekilde düzenlenmiştir.

Nitelikli Dolandırıcılık Suçunun Unsurları

  • Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
  • Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi,
  • Bilişim sistemleri, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması,
  • Serbest meslek sahibi kişilerin mesleklerinden kaynaklanan güvenin kötüye kullanılması,
  • Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
  • Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
  • Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
  • Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
  • Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
  • Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
  • Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
  • Sigorta bedelini almak maksadıyla,
  • Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle

Bu durumlarda işlenen dolandırıcılık suçları nitelikli hâl kapsamına girer ve cezası daha ağırdır. Nitelikli dolandırıcılık suçunun cezası 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır.

Bu madde ile 157’nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.

Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikayet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.

Dini İnanç ve Duyguların İstismar Edilmesi Suretiyle Dolandırıcılık (TCK 158/1-a)

Dolandırıcılık suçunun kişinin dini inanç ve duygularının istismar edilmesi suretiyle gerçekleşmesi halinde üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2012/15-1535 E. , 2013/400 K. sayılı ilamında;

“Fikir ve eylem birliği içinde hareket eden sanıkların, kendilerini tarikat mensubu olarak tanıtarak, çocuğunun olmadığını öğrendikleri müştekiye “yedi kapı dolaşıyoruz şeker topluyoruz, çocuğu olmayanlara çocuk olması için yardımcı oluyoruz”, sanık Bahriye’nin kucağında bebek olan diğer sanık Fatma’yı göstererek “bak bunun da çocuğu olmuyordu ama siz çocuk sahibi yaptık” dedikleri, müştekiden yumurta ve bez isteyerek önceden hazırladıkları üzerinde Arapça harfler yazılı kağıt parçasını gösterip müştekiyi kırdıkları yumurtadan muska çıktığına inandırmaya çalıştıkları, müştekiye “avucunu aç falına bakacağız”, avucunu açınca da “senin 18 parça altının var” dedikten sonra sarf ettikleri bu söz ve sergiledikleri davranışlarla müştekiden ziynet altınlarını istedikleri, müştekin sanıkların yumurtadan çıktığını söyledikleri muskayı ceplerinden çıkardıklarını fark edince de “bizi melekler çağırıyor’ diyerek evden ayrıldıkları olayda, sanıkların basit bir yalanı aşan, mağduru yanıltacak ve kandıracak yoğunluk ve güçteki sözleriyle planlayıp ustaca sergiledikleri hareketlerinin hileli davranış olarak kabulü gerektiğinden, hileli davranışlarla gerçekleşen, ancak tamamlanamayan eylemlerinin dolandırıcılık suçuna teşebbüsü oluşturacağı kabul edilmelidir. Aldatma aracı olarak kullanılan “tarikat mensubu olma, muska, fal, melek” vb. hususlarının dini inanç ve duygulara dair olduğu, mağdurun dini inanç ve duyguları istismar edilerek irade özgürlüğü baskı altına alınmak suretiyle dolandırıcılık suçu işlenmeye çalışıldığından, sanıkların sabit kabul edilen eylemleri dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık suçuna teşebbüsü oluşturmaktadır. Bu nedenle, sanıkların nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyetlerine dair yerel mahkeme hükmü ile bu hükme dair Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.” şeklinde karar verilmiştir.

Kişinin İçinde Bulunduğu Tehlikeli Durum Veya Zor Şartlardan Yararlanmak Suretiyle Dolandırıcılık (TCK 158/1-b)

Söz konusu nitelikli halin gerçekleşmesi ağırlaştırıcı neden olarak kabul edilmektedir. Bunun için mağdur gerçek ve yakın bir tehlike ve zor durum ile karşı karşıya olmalıdır.

Mağdurun ekonomik olarak zor durumda bulunması bu kapsamda yer almamaktadır.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2017/8353 E. , 2019/10106 K. sayılı ilamında;

“Adana ilinden Osmaniye iline seyir halinde iken sanık …’in, büyükbaş hayvanları karşıdan karşıya geçirmeye çalışan katılanın hayvanlardan bir tanesine çarpması sonucu trafik kazasının meydana geldiği, polis tarafından katılan … hakkında suç tutanağı düzenlendiği, araçta meydene gelen hasar nedeni ile sanık …’in kaza ile ilgili evraklarla birlikte suça konu alacaklısı temyiz dışı diğer sanık …olan senedi imzalattırdığı, aynı senedi katılan …’e de aynı gerekçeler ile .. imzaladığından bahisle imzalattırdığı, senedi takibe koyduğu bu suretle; kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda; sanığın eyleminin TCK’nın 158/1-d maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden, TCK’nın 158/1-b maddesi gereğince hüküm kurulmuş ise de; her iki fıkranın ceza miktarlarının aynı olması ve söz konusu yanlışlığın sonuca bir etkisinin bulunmayacağı dikkate alınarak verilen mahkumiyet hükmüne yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.” şeklinde karar verilmiştir.

Kişinin Algılama Yeteneğinin Zayıflığından Yararlanmak Suretiyle Dolandırıcılık (TCK 158/1-c)

Söz konusu nitelikli halin meydana gelebilmesi için mağdurun algılama yeteneğinin zayıflığı araç olarak kullanılmalıdır. Kişi kendi kusuru ile algısının zayıflamasına sebep olsa dahi bu durumundan faydalanarak menfaat eden fail cezalandırılmaktadır.

Mağdurun algılama yeteneği tamamen ortadan kalktığı takdirde bu suç tipi meydana gelmemektedir. Hırsızlık suçu meydana gelecektir. Çünkü algılama yeteneği hiç bulunmayan mağdurun aldatılması söz konusu olamaz. Dolayısıyla hile ile rızası alınamaz.

Ayrıca, failin mağdura ilaç alkol uyuşturucu madde vs. vererek menfaat elde etmesi halinde ise yağma suçu gündeme gelecektir.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2004/9276 E. , 2005/771 K. sayılı ilamında;

“Somut olayda; akli melekelerini yitirdiğinden bahisle 96 yaşındaki annelerine vasi atanması için 4.10.1996 tarihinde dava açan sanıklar Ali ve Şemsettin Antakyalıoğlu’nun, alınan sağlık kurulu raporundaki “demans, serebeller atrofi” teşhisine istinaden sulh hukuk mahkemesinin 21.2.2001 gün 1999/616 E. 2001/191 K. Sayılı ilamıyla vesayet altına alınmasından sonra gayrimenkullerini sahiplenmek amacıyla bu durumu gizleyerek hukuki işlem yapabileceğine dair İskenderun Devlet Hastanesinden temin ettikleri 7.8.2001 tarihli raporu ibrazla annelerinin, gayrimenkullerini kendilerine satmak üzere sanık Selim Zahid Reyhani’yi vekil tayin ettiğine ilişkin İskenderun 2. Noterliğine 9.8.2001 gün 13694 yevmiye no’lu düzenleme şeklindeki genel vekaletnameyi tanzim ettirdikleri ve hukuken geçersiz bu vekaletnameye dayanarak annelerinin ölümünden 2 gün sonra 27.8.2001 günü tapuda satış gibi göstererek gayrimenkullerini devralmaktan ibaret aynı suçu işlemek kararının icrası cümlesinden olmak üzere değişik tarihlerdeki eylemlerinin; sözkonusu vekaletnameyi alabilmek için sanıklar Ali ve Şemsettin’in işlem tarihi itibariyle 101 yaşında olup demans serebeller atrofi hastalığı nedeniyle vesayet altında bulunan ve kendisine vasi tayin olunan mağdura yönelik hile ve desiselerinden dolayı onun kandırılmasından sözedilemeyeceği cihetle dolandırıcılık suçunu oluşturmayıp, TCK.nun 342/2 ve 80. maddelerinde yazılı zincirleme sahtecilik suçunu oluşturduğu sonradan vefat eden mağdur annenin vesayet altına alındığını bilmediği mahkemece de kabul edilen sanık Selim Zahid Reyhani’nin diğer sanıkların fiillerine ortak suç işleme kastı ile iştirak ettiğine dair delil de bulunmadığı gözetilmeden suçu nitelemede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması (…)” şeklinde karar verilmiştir.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının, Kamu Meslek Kuruluşlarının, Siyasi Parti, Vakıf, veya Dernek Tüzel Kişiliklerinin Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık (TCK 158/1-d)

Devlet tüzel kişiliği, icra müdürlükleri, belediyeler, köy idaresi, üniversiteler kamu kurum ve kuruluşlarındandır. Yargıtay Noterleri bu nitelikli hal kapsamında değerlendirmemektedir.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Olarak Nitelikli Dolandırıcılık (TCK 158/1-e)

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2021/34002 E. , 2021/7182 K. sayılı ilamında;

“Sanığın mağdur katılan Ç. B. Adına düzenlenmiş ve aslı ele geçirilmeyen sahte sürücü belgesini kullanarak araç kiralama işi yapan kayılan A. S.’ten … plakalı aracı kiraladığı, süre sonunda aracı teslim etmediği ve aracın terk edilmiş halde bulunduğu, bu şekilde üzerine atılı suçu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda; sanığın Emniyet Müdürlüğü’nün maddi varlığı olan sürücü belgesini kullanarak eylemi gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; eylemin TCK’nin 158/1-d maddesinde öngörülen kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu…” şeklinde karar verilmiştir.

Bilişim Sistemlerinin, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Nitelikli Dolandırıcılık (TCK 158/1-f)

Bilişim sisteminin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun meydana gelebilmesi için sanığın bilişim sisteminin birden fazla unsurunu kullanması, mağdurun bilişim sistemine güvenerek tasarrufta bulunması ve sanığın mağdurla karşı karşıya gelmemesi gerekmektedir.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2021/21840 E. , 2025/4130 K. sayılı ilamında;

“Sanığın internet ortamında araba farı pazarladığı, katılanın sağ ve sol araba farı siparişi verdiği, 600,00 TL far ücretini sanığın hesabına yatırdığı, sanığın sipariş verilen farları göndermediği anlaşılan olayda, sanık müdafiinin zararı karşılamak ve ürünlerin katılana gönderildiğine dair kargo evrakını dosyaya sunmak üzere süre istemesine ve Mahkemece bu süre verilmesine rağmen sanık ve müdafiinin, bir sonraki celse olan hüküm duruşmasına, mazeretsiz şekilde katılmadıkları gibi katılanın zararının giderildiğine ve/veya ürünlerin kargolanarak katılana teslim edildiğine dair bir belgenin dosyaya da sunulmadığı anlaşılmakla, katılanın her aşamadaki istikrarlı beyanları, suça konu farların internet üzerinden satışa çıkarıldığına dair ilan görselleri ve katılanın anlaşmaya varılan 600,00 TL ücreti sanığın hesabına gönderdiğine dair dekont ile sanığın banka hesap hareketleri karşısında, sanığın üzerine atılı 5237 Sayılı TCK’nın 158/1-f-son maddesinde tanımlanan nitelikli dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluştuğu ve sübuta erdiği dikkate alınarak mahkûmiyet hükmü kurulması gerekirken delillerin hatalı değerlendirilmesi ile eylemin hukuki ihtilaf olarak nitelendirilmesi suretiyle beraatine karar verilmesi” şeklinde karar verilmiştir.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2021/17258 E. , 2025/3413 K. sayılı ilamında;

“Sanığın, … Ev Gereçleri Ticaret ve Sanayi Ltd. Şirketine ait 21.000 TL’lik … numaralı çeki kendi el yazısı ile doldurmak suretiyle sahte olarak düzenlediği, sonrasında çeki mağdur …’e aralarındaki alacak verecek ilişkisine binaen vermek suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan olayda; her ne kadar Mahkemece, sahte çekin daha önceden doğan borca karşılık mağdura verilmesi sebebiyle dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmayacağından sanığın beraatine karar verilmiş ise de; sanık …’ın 11.12.2014 tarihli celsedeki beyanında, ”çekin ön yüzündeki yazılar ile arkasındaki isminin ve altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, suça konu çeki … olarak bildiği bir şahıstan boş bir şekilde alarak doldurduğunu, daha sonra çekin arkasını komşusu olan ve … lastik bayiliği yapan …’e ciro ettiğini, gerek kendisinin gerekse komşusu …’in zaman zaman vadesi gelmemiş çekleri gününden önce bankaya verip belirli bir kesinti karşılığında çeklerin bedellerini tahsil ettiklerini, ancak bankaların bu hususta kota koyduklarını, kendisinin kotası dolu olduğu için çeki komşusu …’e ciro ettiğini, …’in bankadan aldığı %25 kesinti yaptıktan sonra kalan kısmını bankadan tahsil edip parayı kendisine verdiğini, suça konu çeki borcuna karşılık…’e vermediğini..” beyanla atılı suçu ikrar etmesi karşısında, 5237 Sayılı TCK’nın 158/1.f-son maddesinde düzenlenen ”banka veya diğer kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunun sübut bulunduğu ve sanığın atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, yasal ve yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi” şeklinde karar verilmiştir.

Banka Dekontunu Göstermek Suretiyle Yapılan Dolandırıcılık

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi’nin 2023/3095 E. , 2024/4879 K. sayılı ilamında;

“Bu hukuksal bilgiler ışığında somut olay incelendiğinde; sanık, aldığı mal karşılığında, katılana EFT veya havale yaptığına dair bir banka dekontunu veya makbuzu fiziki olarak ya da bu dekont veya makbuzun fotoğrafını telefonda göndermek suretiyle, mağdurdan haksız menfaat temin ederse, bankanın maddi varlığı olan dekont veya makbuz suçta kullanıldığı için, bu eylemle ilgili olarak, TCK’nın 158/1-f hükümleri uygulanacaktır. Buna karşın, dekont veya makbuz fiziki olarak mağdura gösterilmeden veya telefonda mağdura gönderilmeden, sadece banka tarafından gönderilen bir SMS içeriğinin mağdura iletilmesi durumunda, bankanın bir maddi varlığının kullanıldığından bahsedilemeyeceğinden, TCK’nın 158/1-f maddesindeki nitelikli dolandırıcılık suçu kapsamında değil, aynı Kanun’un TCK’nın 157/1. maddesi kapsamında değerlendirilecektir. Bu çerçevede, somut olayda, sanık tarafından suç işlenirken bankanın maddi varlığı olan dekontun suçta kullanıldığı anlaşılmakla, sanığın, bankayı araç olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği gerekçesiyle TCK’nın 158/1-f, son maddesi gereğince cezalandırılmalarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşmek suretiyle basit dolandırıcılık suçundan hüküm kurularak eksik ceza tayin edilmesi (…)” şeklinde karar verilmiştir.

Basın ve Yayın Araçlarının Sağladığı Kolaylıktan Yararlanmak Suretiyle Dolandırıcılık Suçu (TCK 158/1-g)

Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 10/10/2018 tarih ve 2015/10850 E. , 2018/6527 K. sayılı ilamında;

“Sanığın, internetten ilan vermek suretiyle satış yaptığı iddia edilmiş ise de, söz konusu ilanın yapıldığına dair dosyada katılanın beyanından başka bir delil bulunmadığı, ilanın soyut nitelikte olması halinde, eylemin basit dolandırıcılık suçu kapsamında kalacağı, ayrıntılı ve özellikleri belirtilmek suretiyle ilan verilmesi halinde ise, nitelikli dolandırıcılık suçunun oluşacağı gözetilerek, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın hangi internet sitesinde ilan verdiği, bu ilanın
içeriğinin ne olduğu, satışa çıkarılan ürünün ayrıntılı özelliklerinin ilanda yer alıp almadığının araştırılması, söz konusu ilanın onaylı bir suretinin dosyaya konulmasından sonra sunucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması”
şeklinde denilmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 08/03/2016 tarih ve 2015/23-1100 E. , 2016/110 K. sayılı ilamında;

“İ. D. ismiyle “www.arabam.com” adlı internet sitesinde kendisine ait olmayan aracın özelliklerini de farklı göstererek araç satışı için ilan veren sanığın, bu ilanı görüp
kendisini telefonla arayan mağdurdan kapora adı altında 150 Lira alması şeklinde gerçekleşen olayda; sanığın hem bilişim sistemini araç olarak kullanmak hem de basın ve yayın aracının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle suçu işlediği anlaşıldığından, sanığın bu eylemi ile TCK’nun 158. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde düzenlenen “bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” ve aynı fıkranın (g) bendinde düzenlenen “basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık” olmak üzere dolandırıcılık suçunun iki farklı nitelikli halini ihlal ettiği, bu durumda suçun daha ağır cezayı içeren nitelikli hali olan bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık”
suçundan cezalandırılması gerektiği ifade edilmiştir.

Tacir veya Şirket Yöneticisi Olan ya da Şirket Adına Hareket Eden Kişilerin Ticari Faaliyetleri Sırasında; Kooperatif Yöneticilerinin Kooperatifin Faaliyeti Kapsamında İşlemesi (TCK 158/1-h)

Söz konusu nitelikli halin cezası üç yıldan 10 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır. Madde gerekçesi ise şu şekildedir;

“Birinci fıkranın (h) bendinde, ticari faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin güvenilirliğini sağlamak amacıyla, dolandırıcılık suçunun tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenmesi, bu suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren bir nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir.”

Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2017/15533 E. , 2018/8249 K. sayılı ilamında;

“Sanığın kollukta ve savcılıkta alınan savunmalarında Ö. A. İnşaat Ltd. Şti.nin yetkilisi olduğunu beyan etmiş olmasına rağmen, beyanının doğruluğunun tespiti bakımından ticaret sicil memurluğundan suç tarihlerinde sanığın şirket yetkilisi olup olmadığının sorularak tespiti, ayrıca şikayetçiler ve katılanlara sanığın kendisini şirket yetkilisi olarak tanıtıp tanıtmadığının sorulması ve şirket yetkilisi olduğunun tespiti halinde TCK’nın 158/1-h maddesi gereğince cezalandırılması, aksi halde ise eylemlerinin TCK’nın 157/1 maddesinde yazılı ve 6763 sayılı Kanun’un 31. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253 ve 254 maddeleri gereğince uzlaşma kapsamında yer alan dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması” şeklinde karar verilmiştir.

Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2016/2393 E. , 2017/31 K. sayılı ilamında;

TCK’nın 158/1-h maddesinde yer alan suçun oluşabilmesi için, öncelikle bir şirketin olması, failin ise o şirketin yöneticisi veya şirket adına hareket etmeye yetkili temsilcisi, şirket müdürü olması ve suçun, şirketin faaliyeti sırasında ve yine bu faaliyetle ilgili olarak üçüncü kişilere karşı işlenmesinin gerektiği dikkate alınarak, sanıkların tacir veya ticari şirketi yöneticisi olup olmadıklarının araştırılıp, ilgili belgelerin dosyaya konulmasından sonra, eylemin nitelikli dolandırıcılık kapsamında kalıp kalmadığının karar yerinde tartışılması gerektiği gözetilmeden” şeklinde denilerek nitelikli halin unsurlarına yer vermiştir.

Serbest Meslek Sahipleri Tarafından, Mesleklerinden Dolayı Kendilerine Duyulan Güvenin Kötüye Kullanılması Suretiyle İşlenmesi (TCK 158/1-i)

Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2014/11188 E. , 2018/5231 K. sayılı ilamında;

“Sanığın 5237 sayılı TCK’nın 158/1-i maddesi ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65. ve 66. maddeleri hükümleri karşısında serbest meslek sahibi kişilerden olduğu,
bağlı bulunduğu Antalya Barosu Başkanlığınca mahkemeye gönderilen 06/01/2012 tarihli yazıya göre katılandan para aldığı tarihlerde meslekten tedbiren yasaklanmış olduğu tedbiren yasaklılığın avukatlık sıfatını sonlandırmadığı, eylemini mesleğinden dolayı kendisine duyulan güvenin kötüye kullanılması şeklinde işlediği, bu haliyle fiilin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-i maddesinde düzenlenen zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yanılgılı değerlendirmeyle görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyetine karar verilmesi”
şeklinde karar verilmiştir.

Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2012/21639 E. , 2014/13150 K. sayılı ilamında;

“Altın takı satımı işlerini yapan sanığın, bu işten elde ettiği kazancın ticari kazanç olduğu ve işi karşılığında aldığı belgeler için Vergi Usul Kanunu gereğince serbest
meslek makbuzu düzenlemeyip, fatura düzenlemesi gerektiği, bu nedenle kuyumcu sıfatının yukarıdaki açıklamalar ışığı altında serbest meslek kavramı içinde değerlendirilmesinin mümkün olmaması karşısında, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 157. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağının gözetilmemesi”
şeklinde karar verilmiştir.

Kişinin Kendisini Kamu Görevlisi veya Banka, Sigorta ya da Kredi Kurumlarının Çalışanı Olarak Tanıtması veya Bu Kurum ve Kuruluşlarla İlişkili Olduğunu Söylemesi Suretiyle İşlenmesi (TCK 158/1-l)

Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2018/2601 E. , 2018/8971 K. sayılı ilamında;

“Katılanı arayan bir kişinin polis olduğunu söylediği ve katılanın kimlik bilgilerini ele geçirerek hesabındaki parayı çekmeye çalışan kişileri yakalamak amacıyla hesabındaki parayı sanık Şahin Güçtekin hesabına göndermesini istediği, bunun üzerine katılanın bankada bulunan 9.730 TL parayı sanığın hesabına gönderdiği, bu suretle sanığın dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığın eyleminin hükümden sonra 24/11/2016 tarihli 6763 sayılı Kanunun 14. maddesiyle yürürlüğe giren ve TCK’nun 158/1-L maddesine eklenen “Kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık” suçu kapsamında olmasına rağmen, suç tarihinde bu hükmün yürürlükte bulunmaması ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın basit dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine yönelik mahkemenin kabulünde isabetsizlik görülmemiştir.” şeklinde karar verilmiştir.

Sigorta Bedelini Almak Maksadıyla İşlenmesi (TCK 158/1-k)

Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2015/2301 E. , 2018/1745 K. sayılı ilamında;

“Sigorta edenin dolandırılması, TCK’nın 158/1-k maddesi gereğince nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir. Suçun oluşması için, sigorta bedelini almak üzere, zararın gerçekleştiğini ileri sürerek bu bedeli sahte işlem ve belgelerle almaları ya da almaya kalkışmaları gerekir. Olayla ilgili belgeler sigorta kurumuna sunulmadıkça suçun icra hareketleri başlamaz. Failin sigortalı malını, sigorta bedelini almak için tahrip etmesi, yakması, bozması, yok etmesi kandırmaya yönelik ağır yalandır ve hiledir. Bu
şekilde sigorta bedelinin alınması halinde dolandırıcılık suçu oluşur.”
şeklinde karar verilmiştir.

Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2014/21059 E. , 2017/9471 K. sayılı ilamında;

“Sanığın kendisine ait 34 RF 306 plaka sayılı aracın 11/05/2005 tarihli poliçe ile Ak Sigorta A.Ş.ne sigortalıyken 10/07/2005 tarihinde meydana gelen trafik kazası
neticesinde ağır hasar görerek pert-total işlemine tabi tutularak sigorta tarafından sanığa 18.500 TL para ödendiği, bu olaydan sonra sanığın bu aracı 08/08/2005 tarihli poliçe ile Güven Sigorta’ya kasko sigortasıyla sigortalattığı, 07/03/2006 tarihinde aracın yandığı ihbarıyla Güven Sigortadan hasar talebinde bulunulduğu, 13.380 TL hasar bedelinin ödenerek araç hurdasının sanığa teslim edildiği, yanmış halde araç hurdasını alan sanığın bu sefer 15/06/2006 tarihli poliçe ile şikayetçi Hür Sigorta A.Ş.ne aracın sağlam ve trafikte olan bir araç olduğu beyanıyla kasko poliçesi tanzim ettirdiği ve 12/07/2006 tarihinde aracın yandığı ihbarında bulunarak hasar bedeli talebinde bulunduğu, yine 11/07/2006 tarihinde de katılan Yapı Kredi Sigorta A.Ş. ye kasko poliçesi tanzim ettirdiği, 19/07/2006 tarihinde de aracın 12/07/2006 tarihinde yanmış olduğunu beyan ederek Yapı Kredi Sigorta A.Ş.ne ihbarda bulunduğu, şikayetçi Hür Sigorta ve katılan Yapı Kredi Sigorta şirketleri eksperleri tarafından yapılan incelemelerde aracın daha önceki bir tarihte yanmış olmasına rağmen yeni yanmış gibi gösterilerek sanığın birden fazla kez hasar bedeli almak için müracaatta bulunduğunu tespit ettikleri, bu suretle sanığın şikayetçi Hür Sigorta ve katılan Yapı Kredi Sigorta’ya karşı ayrı ayrı teşebbüs aşamasında kalan sigorta bedelini almak amacıyla dolandırıcılık suçunu işlediği anlaşıldığından mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.”
şeklinde karar verilmiştir.

Dolandırıcılık Suçunda Şikâyet Süresi ve Zamanaşımı

Dolandırıcılık suçu, şikâyete tabi olmayan bir suçtur. Ancak mağdurun durumu yetkili mercilere bildirmesi, sürecin başlatılması açısından önemlidir.

Basit dolandırıcılık suçunda zamanaşımı 8 yıldır. Dolandırıcılık suçunun nitelikli hallerinde ise zamanaşımı 15 yıldır.

Dolandırıcılık Suçu ile İlgili Sık Sorulan Sorular

1. Dolandırıcılık Suçunun Cezası Ertelenebilir mi?

Basit dolandırıcılık suçlarında cezanın ertelenmesi mümkündür. Ancak nitelikli dolandırıcılık söz konusuysa, ceza genellikle ertelenemez.

2. Dolandırıcılık Davası Ne Kadar Sürer?

Bu tür davaların süresi, olayın niteliğine ve delillerin toplanma sürecine göre değişkenlik gösterir. Ortalama olarak 6 ay ile 2 yıl arasında tamamlanabilir.

3. İnternetten Dolandırıcılık da Nitelikli Hâl midir?

Evet. Bilişim sistemlerinin kullanılarak yapılan dolandırıcılık, nitelikli dolandırıcılık suçu kapsamında değerlendirilir ve daha ağır cezai yaptırımları vardır.

4. Nitelikli Dolandırıcılık Suçu Hangi Mahkemede Yargılanır

Nitelikli dolandırıcılık suçunda yargılama Ağır Ceza Mahkemesinde görülürken basit dolandırıcılık suçu söz konusu olduğunda Asliye Ceza Mahkemesinde görülmektedir.

Sonuç

Dolandırıcılık suçu ve nitelikli dolandırıcılık halleri, kişilerin malvarlıklarını koruma amacıyla düzenlenmiş ciddi suç tipleridir. Hem mağdurların hem de şüphelilerin, haklarını ve yükümlülüklerini iyi bilmesi önemlidir. Bu tür hukuki süreçlerde bir ceza hukuku avukatından destek almak, sürecin doğru yönetilmesi açısından faydalı olacaktır.

Bu yazımızda dolandırıcılık suçu nedir, nitelikli hâlleri nelerdir, cezası ne kadardır gibi temel sorulara yanıt vermeye çalıştık. Hukuki destek almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Hukuki Destek Almak İster misiniz?

Dolandırıcılık suçu ile ilgili hukuki süreci profesyonel bir şekilde yürütmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Avukatlarımız, ceza hukuku alanındaki deneyimiyle size en iyi şekilde rehberlik edecektir.İletişime Geçin

Bize Ulaşın

Avukat Melisa Karahan
Bakırköy Avukat Bürosu

Telefon

Whatsapp

Mail

Bu yazımız da ilginizi çekebilir! https://www.melisakarahan.av.tr/sinir-disi-etme-deport-karari-nedir/