WhatsApp

Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi: Boşanma Durumunda Katılma Alacağı

Boşanma, yalnızca duygusal bir süreç değil, aynı zamanda mal paylaşımı açısından da karmaşık bir duruma dönüşebilmektedir. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma sırasında katılma alacağı talep etmek, evlilik süresince edinilen malların paylaşılmasında eşlerin haklarını güvence altına alır. Bu yazıda, boşanma durumu nedeniyle katılma alacağı, mal paylaşımı ve edinilmiş mallara katılma rejimi hakkında önemli bilgiler sunacağız.

Edinilmiş mal; eşlerin evlilik birliği içerisinde karşılığını vererek kazanmış olduğu mala denir. Eşler yalnızca karşılığı verilerek elde edilen mal varlıkları üzerinde talepte bulunabilmektedir. Kişisel mallar hakkında bir talepte bulunması mümkün değildir.

Edinilmiş mallara katılma rejimine istinaden bir hak elde edecek olan eşin hakkı ayni bir hak değildir. Şahsi bir haktır. Peki bu ne anlama gelmektedir? Örneğin erkek eşin evlilik birliği içerisinde elde ettiği 2 taşınmazı bulunmaktadır. Kadın eş bir taşınmazın mülkiyetinin kendisine devrini talep etme hakkına sahip olmamakta yalnızca bu taşınmazların bedelinin yarısının kendisine ödenmesini talep edebilmektedir. Fakat önemle belirtmek gerekir ki ölüm halinde edinilmiş mallara katılma rejimi sona ermekte ise sağ kalan eşi ile birlikte ikamet ettikleri aile konutunun kendisine bırakılmasını ya da söz konusu aile konutunda kendisine oturma ya da intifa hakkı kurulmasını talep edebilmektedir.


1. Katılma Alacağı Nedir?

Katılma alacağı, edinilmiş mallara katılma rejimi altında, boşanma sırasında eşlerin hakkı olan payı ifade eder. Evlilik süresince edinilen mallar, eşlerin ortak malı olarak kabul edilmektedir. Boşanma sırasında bu malların paylaşımı yapılırken, katılma alacağı hesaplanır. Katılma alacağı, yalnızca edinilmiş mallara dayanır, kişisel mallar bu paylaşımda dikkate alınmaz.

Eş kişisel ve edinilmiş malları üzerinde diğer eşin rızasını almadan kullanma, yönetme, tasarrufta bulunma ve yararlanma gibi haklarını kullanabilmektedir.

1.1. Edinilmiş Mallar Nedir?

Yukarıda da izah ettiğimiz üzere edinilmiş mal eşlerden birinin karşılığını vermeden elde etmiş olduğu mala denir Bunlara örnek olarak;

Edinilmiş mallara ait bazı istisnalar bulunmaktadır. Bunlar; Sosyal Güvenlik Kurumlarınca bir defaya mahsus yapılan ödemeler, emeklilik ikramiyesi ödemesi, iş kazasına dayalı tazminat esaslı iş gücü kaybı nedeniyle yapılan ödemeler eşlerin kişisel malı sayılmaktadır.

1.2. Kişisel Mallar Nelerdir?

Evlilik birliği içerisinde elde edilen bir malın kişisel mal sayılabilmesi için karşılığını vererek elde edilmemiş olması gerekmektedir. Ayrıca bir malın kişisel mal olduğunu ispat yükü malın kendisine ait olduğunu iddia eden taraftadır. Çünkü evlilik birliği içerisinde elde edilen mallar aksi ispat edilinceye kadar kişisel mal sayılmaktadır. Eğer ki malın kime ait olduğu ispat edilemiyorsa o mal üzerinde her iki eş lehine paylı mülkiyet tesis edilmektedir. Kanun koyucu kişisel malları sınırlı olarak saymıştır. Bunlar;

Eşlerden birine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından toplu olarak yapılan bir ödeme söz konusu olduğu takdirde; eşin hayatının geri kalanını karşılamak amacıyla kullanacağı miktarı hesaplanarak bu kısım kişisel mal olarak kabul edilmektedir.

Bir eşin miras intikali yoluyla elde etmiş olduğu taşınmazı devrederek başkaca bir taşınmaz devralması durumunda da taşınmaz kişisel mal niteliğinde kabul edilmektedir. Ancak yeni taşınmazın bedeli eski taşınmaz bedelinden daha fazla olabilmektedir. Bu gibi durumlarda eş bedeli kişisel mallarından ya da edinilmiş mallardan tamamlamış olabilir. Bedelin edinilmiş mallar ile tamamlanması halinde diğer eşin denkleştirme alacağı gündeme gelmektedir. Taşınmazın bedelinin yarısı edinilmiş mallar ile ödenmiş ise edinilmiş mal olarak kabul edilmektedir. Malik olan eş denkleştirme talebinde bulunacaktır.


2. Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Sona Ermesi ve Katılma Alacağı

Edinilmiş mallara katılma rejimi boşanma, ölüm, evliliğin iptali ya da başka bir mal rejime geçiş yapılan durumlarda sona ermektedir. Mal rejimi yukarıda sayılan sebeplerle sona erdiği takdirde mal rejiminin tasfiyesi gündeme gelmektedir. Mal rejimi son bulmadan tasfiye aşamasına gidilemez. Dolayısıyla örneğin boşanma davası görülürken mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dava açılması halinde boşanma davasının sonuçlanması gerekmektedir. Yine mal rejiminin tasfiyesi boşanma davası ile de talep edilebilmektedir. Bu takdirde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin dosya tefrik edilerek boşanma davası sonuçlandıktan sonra görülecektir.

Katılma alacağı, eşlerin evlilik birliği içerisinde karşılığını vererek elde etmiş olduğu mallardan talepte bulunma hakkını ifade etmektedir. Aşağıda katılma alacağının nasıl hesaplanacağını detaylıca açıklayacağız.

Evlilik süresince edinilen mallar (örneğin gayrimenkuller, aracılar, banka hesaplarındaki birikimler) boşanma sırasında veya ölüm halinde katılma alacağı olarak sağ kalan eşe verilir. Bu pay, katılma alacağı davası yoluyla da talep edilebilir.

2002 Öncesinde Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi

2002 yılı itibariyle eşler arasında yasal mal rejimi edinilmiş mal rejimi olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle eşler bu tarihe kadar mal ayrılığı rejimine tabidir. Aralarında aksine bir anlaşma bulunmuyorsa bu tarih itibariyle edinilmiş mal rejimine tabi olmaktadırlar. Bir örnekle açıklamak gerekir ise 2002 öncesinde evlilik birliği içerisinde alınan taşınmaz eşin kişisel malı kabul edilecek tasfiyede dikkate alınmayacaktır. Fakat bu maldan elde ettiği gelir edinilmiş mal sayılacaktır. Dolayısıyla tasfiyeye dahil edilmektedir. 2002 sonrasında ise evlilik birliği içerisinde elde edilen mallar edinilmiş mal olarak kabul edilerek tasfiyeye dahil olmaktadır.


3. Katılma Alacağı Hesaplama Yöntemi

Katılma alacağı hesaplanırken en önemli husus malvarlıklarının değerinin hesaplanmasıdır. Bu nedenle ilk olarak edinilmiş mallardan kişisel malların ayrılması gerekir. Ayrıca, zilyetlikleri kendinde olan fakat mülkiyeti diğer eşe ait olan malların da o eşe iade edilmesi gerekmektedir.

Bir malvarlığı eşler arasında paylı mülkiyete tabi ise bir taraf üstün yararını kanıtlayarak malın kendisinde kalmasını talep etme hakkına sahiptir.

Eşlerden biri malvarlığının kazanılmasına iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunmuş olabilir. Bu durumda malvarlığında bir artış meydana gelmesi çok muhtemeldir. Malvarlığında meydana gelen bu artışa değer artış payı diyoruz. Malvarlığının değerinin artmasına katkıda bulunan eş değer artış payını diğer eşten talep etme hakkına sahiptir.

3.1. Edinilmiş Malların Değeri Hesaplanır

Evlilik süresince edinilen tüm malların toplam değeri hesaplanır. Bu mallar, gayrimenkuller, araçlar, banka hesap dökümleri, değerli eşya belgeleri gibi malvarlıkları olabilmektedir.

Edinilmiş Mallara Eklenecek Değerler

TMK 229 eklenecek değerleri belirtmektedir. Bunlar;

  1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
  2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.

Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda dava devralan (kazandırma yapılan) üçüncü kişiye de yöneltilebilir.

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 22.11.2016 tarih ve 2015/7311 E. , 2016/15935 K. sayılı ilamında;

“Somut olay incelendiğinde, tasfiyeye konu meskenin eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 16.09.2005 tarihinde edinildiği ve mal rejimi sona ermeden yaklaşık bir ay önce 30.06.2009 tarihinde davalı tarafça satış gösterilerek dava dışı kızkardeşine tapuda devredildiği anlaşılmaktadır. Davacı lehine katılma alacağı hesaplaması yapılırken, yukarıda belirtilen ilke ve esaslar gözetilerek meskenin üçüncü şahsa devredildiği 30.06.2009 tarihindeki nitelik ve özellikleri dikkate alınarak tasfiye karar tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınması gerekirken, devir tarihi olan 2009 yılı itibariyle meskenin değeri tespit edilerek yapılan hesaplama hatalı olup bozma konusu edilmiştir.” şeklinde karar verilmiştir. Söz konusu karardan da görüleceği üzere eşin evlilik sona ermeden 1 yıl önceki kazandırması katılma alacağına dahil edilmiş olup söz konusu taşınmazın değeri hesaplanırken ise karar tarihi esas alınmıştır.

Tarımsal Bir İşletme Söz Konusu Olduğunda

Türk Medeni Kanunu’nun 233’üncü maddesi;

“Bir eşin malik olarak bizzat işletmeye devam ettiği veya sağ kalan eş ya da altsoyundan birinin kendisine bir bütün olarak özgülenmesini istemeye haklı olduğu bir tarımsal işletme için değer artışından alacağı pay ve katılma alacağı, bunların gelir değeri göz önünde tutularak hesaplanır. Tarımsal işletmenin maliki veya mirasçıları, diğer eşe karşı ileri sürebilecekleri değer artışı payının veya katılma alacağının, işletmenin sadece sürüm değeri üzerinden hesaplanmasını isteyebilir. Değerlendirmeye ve işletmenin kazancından mirasçılara pay ödenmesine ilişkin miras hukuku hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.” şeklindedir.

Bu hükme uyan durumlarda gelir değeri baz alınarak hesaplama yapılmaktadır. Bu istisnai bir durumdur. Esas olan sürüm değerinin baz alınarak hesaplama yapılmasıdır.

3.2. Edinilmiş Mallara Ait Borçların Kişisel Mallardan Çıkarılması

Artık değerin tanımı Türk Medeni Kanunu’nun 231’inci maddesine yapılmıştır. Buna göre;

“Artık değer, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Değer eksilmesi göz önüne alınmaz.”

Taraflarca evlilik birliğinin borçları tespit edildikten sonra bu borçların hangi mal grubuna girdiğinin de tespiti gerekmektedir. Eğer ki eşlerden birinin kişisel mallarına ilişkin borcu edinilmiş mallardan karşılanmışsa ya da edinilmiş mallara ilişkin borcu kişisel malından karşılanmışsa denkleştirme talep etme hakkı doğmaktadır.

Eşlerden birinin bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına yönelik diğer eşe yapmış olduğu katkı dışında borç vermesi halinde 3. kişilere borç verme durumu gibi değerlendirilir ve edinilmiş mallara ait borçtan sayılır. Söz konusu borç artık değerden çıkartılmalıdır.

Edinilmiş mallara katılma rejimi başlamadan önce yapılan bir borç kişisel mal borçlarından sayılır ve artık değerden çıkartılmayacaktır.

Evlilik birliği kurulmadan önce eğitime yapılan harcamalar kişisel mal borçlanması olarak kabul edilmektedir.

Eşlerden birinin kişisel mallarından gelir elde etmek amacıyla yapmış olduğu harcamalar ise edinilmiş mallara ilişkin borç olarak sayılacak ve artık değerden çıkartılacaktır. Ayrıca eşlerden birinin mesleki eğitimine yapmış olduğu borçlanmalar da edinilmiş mallara ilişkin borçlardan sayılacaktır.

Evlilik birliğinin rutin giderleri, çocukların eğitim ve bakım giderleri, nafaka gibi hususlar da edinilmiş mallara ait borçlardan sayılmaktadır.

Hangi mal grubuna ait borç olduğu tespit edilemeyen borç edinilmiş mallara ait borç olarak değerlendirilecektir.

Eşlerin söz konusu borçlarla ilgili aralarında anlaşma yapması mümkündür. Dolayısıyla eşler kendi arasındaki alacaklardan feragat etme hakkına sahiptir.

3.3. Değer Artış Payının Hesaplanması

Eşlerden biri diğer eşin bir mal edinmesine, malın korunmasına ya da iyileştirilmesine yönelik bir katkıda bulunmuş olabilir. Bu halde katkıda bulunan eşin diğer eşten değer artış payı talep etme hakkı doğmaktadır. Değer artış payı talep edebilmek için yapılan katkının;

Değer artış payı hesaplanırken katkı sunulan malvarlığının borçları dikkate alınmamaktadır. Ayrıca, değer artış payı üçüncü şahıslardan talep hakkı doğurmamaktadır.

Edinilmiş bir malın kredi ile alınması halinde diğer eşin taksit ödemesi bir katkı sayılmaktadır. Bu kapsamda taksit ödemesi yapan eşin değer artış payı talep etme hakkı doğacaktır. Ancak diğer eşin mal edinmesi amacıyla yapılmayan ödemeler katkı olarak kabul edilemeyecektir.

Eşler arasında gerçekleşen hayata kat veya zina eyleminin varlığı mahkemece tespit edildiği takdirde katılma alacağı mahkeme tarafından azaltılır ya da kaldırılır. Fakat aynı durum değer artış payında geçerli değildir. Yani, eşler arasında hayata kast ya da zina eylemi gerçekleşmiş olsa dahi katkı oranında değer artış payı talep etmek mümkündür.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2013/21040 E. , 2015/5284 K. sayılı ilamında;

“O halde, davacının evlilik birliğinde sahip olduğu edinilmiş mal niteliğindeki taşınmaza edinilmiş maldan yapılan katkı nedeniyle değer artış payı isteği yerinde değilse de, katılma alacağının bulunduğunun kabulüyle, taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki değerinin (sürüm değeri) belirlenip, talep de göz önüne alınarak (HMK.m.26), TMK’nun 236. maddesine göre bu değerin yarısına katılma alacağı olarak karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” şeklinde karar verilmiştir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2012/7103 E. , 2013/7292 K. sayılı ilamında;

  • “Öte yandan davalı-karşı davacı vekilinin, davacının ailesi tarafından evlilik birliğine yapılan parasal katkılardan kaynaklanan tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru değildir. Ailesi tarafından davalı-karşı davacıya verilen parasal katkılar, davalıya yapılan bağış olup, onun kişisel malı sayılır. Bunun taşınmazda yarattığı değer artışıyla birlikte hüküm altına alınmalıdır. Somut olayda dava ve karşı dava söz konusu olduğuna göre çifte (küllü) tasfiyenin yapılması ve takasın (TMK. m:236/1-2. cümle, 6098 s. TBK. m:139) gözetilmesi gerekir.” şeklinde karar verilmiştir.

Değer Artış Payı Alacağı = Malın Tasfiye Tarihindeki Değeri x Katkı Oranı şeklinde hesaplanmaktadır.

3.3. Kişisel Malların Çıkarılması

Evlilikten önce edinilen mallar, kişisel mal olarak kabul edilmektedir. Ve bu mallar paylaşımda dikkate alınmamaktadır. Bu nedenle katılma alacağı hesaplanırken öncelikle kişisel mallar ile edinilmiş malların birbirinden ayrılması gerekir. Ayrıca bir eş diğer eşin kişisel malına katkı yapmış ve bu malda bir değer artışı olmuşsa bunu da talep etme hakkı doğmaktadır. Unutulmamalıdır ki bu hususlar hakim tarafından re’sen gözetilmemektedir.. Ancak tarafların talep etmesi halinde hakim tarafından bu konu hakkında karar verilecektir. Mal rejiminin tasfiyesi oldukça teknik bir konu olduğundan davanın mutlaka bir avukatla takip edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde büyük hak kayıplarının meydana gelmesi kaçınılmazdır.

3.4. Paylaşım Yapılması

Yukarıda bahsettiğimiz adımlar doğrultusunda edinilmiş mallar tespit edilerek kişisel mallar ve borçlardan ayrıştırılır. Daha sonra edinilmiş malların değeri hesaplanır. Ve son olarak bu değer üzerinden eşler edinilmiş malların değerinin yarısının bedeli üzerinden katılma alacağına hak kazanmaktadır.


4. Katılma Alacağı Davası ve Boşanma Süreci

Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesini eşler kendi arasında gerçekleştirebilir. Anlaşma sağlayamazlarsa dava yolu ile de tasfiyeyi talep edebilirler. Tasfiyeye ilişkin dava, boşanma davası ile beraber açılabileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan sonra bağımsız bir dava olarak da açılabilir.

Dava açarken, eşlerin mal varlıklarını belirleyen belgeler gereklidir. Tapu kayıtları, banka hesap dökümleri, araç ruhsatları gibi belgeler, eşlerin kazançlarına ilişkin belgeler katılma alacağı davası için büyük önem taşır.

Katılma alacağı davası belirsiz alacak davası olarak açılmaktadır.

Görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.


5. Katılma Alacağı Davasında Dikkat Edilmesi Gerekenler

Katılma alacağı davası açarken, dikkat edilmesi gereken bazı noktalar şunlardır:

5.1. Mal Varlığının Doğru Belirlenmesi

Evlilik süresince edinilen malların doğru bir şekilde belirlenmesi, katılma alacağı hesaplamasının doğru yapılabilmesi için kritik öneme sahiptir. Evlilikten önce edinilen mallar kişisel mal sayılır ve paylaşımda dikkate alınmaz. Bu nedenle öncelikle kişisel mallar edinilmiş mallardan ayrılmalıdır.

Ayrıca, zilyetliği kendisinde bulunan fakat mülkiyeti diğer eşe ait olan malvarlığı da iade edilmelidir. Öyle ki eşlerin henüz boşanmadığı ancak fiilen ayrı yaşamaya başladığı durumlarda dahi eş mülkiyeti kendisine ait olan malvarlığının kendisine iade edilmesini talep etme hakkına sahiptir. Bu durumda edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiye edilmediğine ilişkin savunma da kabul görmemektedir.

Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus edinilmiş mallardan borçların çıkartılmasıdır. Burada bir diğer önemli husus ise borcun hangi mal grubuna ait olduğuna ilişkindir.

Değer artış payı talebi mevcut ise yapılan katkı ve malda meydana gelen değer artışı doğru şekilde tespit edilmelidir.

Edinilmiş mallara eklenecek değerlerin mevcudiyeti araştırılmalıdır. Eklenecek değerler mevcutsa edinilmiş malın değeri hesaplanırken mutlaka dikkate alınmalıdır.

5.2. Delillerin Önemi

Katılma alacağı davası bir hukuk davasıdır. Dolayısıyla ileri sürülen her iddianın taraflarca ispat edilmesi gerekmektedir. Ceza davalarından ayrı olarak hukuk davalarında ispat yükü taraflara aittir. Bu kapsamda karineler dışında iddiada bulunan iddiasını delillerle ispat etmedikçe mahkemece talep reddedilmektedir. Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalar genelde çok uzun sürmektedir. Bunun nedeni ise davanın karmaşık yapısından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle taraflara düşen mahkemenin işini kolaylaştırarak ileri sürdüğü iddiaları ispata yarar delilleri açıklayarak sade bir dille mahkemeye sunmaktır. Peki katılma alacağı davasında delillerimiz nelerdir?

Tapu kayıtları, banka hesap dökümleri, araç ruhsatları gibi mal varlıklarını gösteren belgeler, çalışma hayatına dair bilgi ve belgeler katılma alacağı davasında önemli rol oynar. Bu belgeler, mal paylaşımını doğrulayan unsurlardır. Her somut olaya göre deliller değişmektedir. Belirttiğimiz deliller yalnızca örnektir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2012/7103 E. , 2013/7298 K. sayılı ilamında;

“Bu halde Mahkemece, öncelikle kooperatif yoluyla edinilen taşınmaza ilişkin ödemelerin tamamının getirtilerek, davalının ailesi tarafından yapılan bir ödemenin tespiti halinde bu miktarın davalının kişisel malı olduğu gözönünde bulundurulmalı, kişisel mal dışında kalan ödemelerde ise çalışan davacının katkısı kabul edilmeli, tarafların çalışmalarına ait tüm bilgi ve belgeler getirtilerek dosya arasına konulmalı, sözü edilen bilgi ve belgelerin dosyaya sunulması için taraflara süre ve imkan tanınmalı, çalışmalara ilişkin tüm belgeler ve deliller toplandıktan sonra dosya uzman bilirkişiye tevdi edilerek her birinin ayrı ayrı 14153 ada 51 sayılı parseldeki taşınmazın teslim edildikten sonra mevcut halini aldığı 2001 yılına kadar olan gelirleri hesaplanmalı, her birinin sosyal statüleri ve yaşam tarzları ile mesleki konumları gözönünde bulundurularak kişisel harcamaları ayrı ayrı saptanmalı, ayrıca 743 sayılı TKM’nin 152. maddesi uyarınca davacı-karşı davalı kocanın evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yaptığı harcamalar da gözönünde tutularak kişisel masraflarına katılması suretiyle her birinin kişisel harcamalarının toplam gelirlerinden düşürülmek suretiyle yapacakları tasarruf miktarları ayrı ayrı belirlenmeli, toplam tasarruf miktarı karşısında davacının tasarruf edebileceği katkı oranı bulunmalı ve bu katkı oranının dava tarihine göre tespit edilecek arsa ve dairenin gerçek değeriyle çarpılması sonucu davacıya ait katkı payı alacağı açıklığa kavuşturularak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
Öte yandan davalı-karşı davacı vekilinin, davacının ailesi tarafından evlilik birliğine yapılan parasal katkılardan kaynaklanan tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması da doğru değildir. Ailesi tarafından davalı-karşı davacıya verilen parasal katkılar, davalıya yapılan bağış olup, onun kişisel malı sayılır. Bunun taşınmazda yarattığı değer artışıyla birlikte hüküm altına alınmalıdır. Somut olayda dava ve karşı dava söz konusu olduğuna göre çifte (küllü) tasfiyenin yapılması ve takasın (TMK. m:236/1-2. cümle, 6098 s. TBK. m:139) gözetilmesi gerekir.”
şeklinde karar verilmiştir. Görüleceği üzere mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davada eşlerin çalışma hayatına ilişkin belgeler büyük önem arz etmektedir. Çalışma hayatından elden edilen kazanç mal edinilmesine yapılan katkının belirlenmesi amacıyla mahkeme tarafından gözetilmelidir.

5.3. Katılma Alacağında Faiz

Taraflar katılma alacağının muaccel olduğu tarihten itibaren faiz isteyebilir. Yine alacaklı olan eş borçlu eşten güvence vermesini isteme hakkına sahiptir. Taraflar kendi arasında güvenceyi belirleyebileceği gibi hakimin güvence şeklini belirlemesini de isteyebilir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2015/22208 E. , 2018/2566 K. sayılı ilamında;

“4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 239/3.maddesi hükmüne göre; aksine anlaşma yoksa, tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür. Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi buna dair mahkeme kararının verildiği tarihtir. Mahkemece, mal rejiminin tasfiyesi ile davacı lehine hüküm altına alınan katılma alacağına, kararın verildiği tarihten geçerli olmak üzere faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, yanlışa düşülerek dava tarihinden itibaren faiz uygulanması yasal düzenlemeye ve Yargıtay uygulamalarına aykırıdır.” şeklinde karar verilmiştir.

5.4. Yasal Süreye Dikkat Edilmesi (Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Zamanaşımı)

Katılma alacağı davası, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde açılmalıdır. Aksi takdirde, dava hakkı zamanaşımına uğrayabilmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/8-375 E. , 2013/520 K. sayılı ilamında;

“Eldeki olayda; tarafların 20.9.1990 tarihinde evlendikleri, uyuşmazlığın 01.01. 2002 tarihinden sonra edinilen taşınmaz yönünden katılma alacağına ( TMK m. 231 vd. ) ilişkin bulunduğu, 12.12.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulle sonuçlandığı ve boşanma hükmünün 13.10.2008 tarihinde kesinleşmiş bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, ıslah tarihi olan 11.10.2011 tarihi itibariyle Kanunda öngörülen ( TBK m. 146; eBK m. 125 ) on yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği kabul edilmelidir.Özel Dairenin; davacı-davalının katılma alacağına ilişkin ıslahın TMK m. 178 uyarınca bir ( 1 ) yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu yönündeki bozma kararına, yerel mahkemece “davanın on ( 10 ) yıllık dava zamanaşımı süresine tabi olduğu” şeklindeki gerekçe ile direnmesi, yukarıdaki açıklamalar nedeniyle yerinde olup onanmalıdır.” şeklinde karar verilmiştir. Hukuk Genel kurulu kararı ile de görüleceği üzere mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalar boşanmanın feri niteliğinde davalardan olmadığından 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi değildir. Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.


6. Katılma Alacağı ve Anlaşmalı Boşanma Davası

Eşler anlaşmalı boşanma boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenlemelere yer verebilmektedir. Bu husus protokol için zorunlu olmayıp eşlerin iradesine bağlıdır. Eşlerin mahkemeye sunmuş olduğu protokolün hakim tarafından incelenmesi ve uygun bulunması gerekmektedir. Hakim protokolü uygun bulduğu takdirde eşler duruşma tutanağını imzalayarak hem boşanmış hem de mal rejimini tasfiye etmiş olurlar.


7. Katılma Alacağı Örneği

Bir örnekle katılma alacağı hesaplamasını inceleyelim:

Bu basit bir örnektir. Davaya konu olaylar genelde çok daha karmaşıktır. Unutulmamalıdır ki diğer eşin katılma alacağı ayni bir hak değildir. Şahsi bir haktır. Bu nedenle mal sahibi eş diğer eşe parasal bir değer ödemektedir. Taraflar anlaşarak ayni olarak da ödeme yapabilmektedir.


Sonuç: Boşanma ve Katılma Alacağı

Boşanma sırasında katılma alacağı, evlilik süresince edinilen malların doğru bir şekilde paylaşılması için önemlidir. Katılma alacağı davası, boşanma sırasında eşlerin edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamında haklarını alabilmesini sağlar. Mal paylaşımı sırasında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, mal varlıklarının doğru belirlenmesi (mal varlığının türü, denkleştirme, değer artış payı ve eklenecek değerler) ve delillerin eksiksiz sunulmasıdır.

Avukat Melisa Karahan
Bakırköy Avukat Bürosu

Telefon

Whatsapp

Mail